Diyabet farkındalığı

27.09.2016 | EKOHABER



Beslenme uzmanları ve tıp otoriteleri son dönemlerde bir konuyu ciddi şekilde öne çıkarmaya başladılar. 
Artık uzmanları dinlerken içinde Obezite – Diyabet Kalp damar hastalıkları, Rafine gıdalar konuları geçmeyen cümle kalmadı gibi. Neredeyse normal vatandaşlar olarak dahi bu konudaki birçok tıbbi terimi ve cümleyi ezberleme aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Peki insan sağlığını bu kadar yakından ilgilendiren beslenme şeklimize dair uzmanlar tarafından hangi cümleler kuruluyor, dikkatle inceleyelim.
İŞTE TEHLİKE ALANLARI 
1- Mümkün olduğu kadar rafine edilmiş gıdalardan uzak durun. (Rafine Gıda: Dondurularak, tatlandırılarak, renklendirilerek, ayrıştırılarak, katkı maddesi eklenerek, konserve edilerek gıda yapısının değiştirilmesi.)
2- Fruktoz (Mısır) Şurubu ile üretilen gıdalar insan sağlığı için tehdit oluşturuyor.
3- Trans yağlar (Sıvı bitki yağlarının hidrojen ile ısıtılması sonucu oluşan yağ) doğal değil, yapay ve sentetik olması nedeniyle ticari kızartma yağı olarak kullanılması çok sayıda hastalığın davet edilmesi anlamındadır.
4- Beyaz ekmek şeker hastalığına davetiye çıkarır
5- Rafine tuz değil kaya tuzu kullanın.
6- Kimyasal katkı içeren yiyeceklerden uzak durun. (Hormon içeren gıda maddeleri)
7- Şekerli ve kolalı içecekler insan sağlığı için zararlıdır.
BESLENME BİLGİLERİMİZ DOĞRU MU?Bu arada küresel gıda endüstrilerinin bir kısmının bu amaçları gerçekleştirmeye yönelik kural dışı uygulamaları ve bilgi kirliliğini dahi hayata geçirebildiğini basından izleyebiliyoruz. Örneğin; ABDde Harward Üniversitesinden bilim adamlarının Şeker Araştırmaları Vakfına 1960lı yıllarda yaptıkları araştırmada, şeker ve kalp hastalıkları arasında bir ilişki bulunmadığı, kalp hastalıklarından ise doymuş yağların sorumlu olduğu savunuluyor. New York Times gazetesi o dönemde bu bilim adamlarına Şeker Vakfı tarafından 50.000 dolar ödendiğini bugün ortaya çıkartıyor.
Bugün Harward Üniversitesi Beslenme Bölümünün açıklaması ise şu şekilde, (Dr. Walter Willet) Elimizdeki veriler rafine karbonhidratların ve özellikle şekerle tatlandırılmış içeceklerin kalp hastalıklarında risk faktörü olduğunu açıklıyor. 
Bu olay Küresel Gıda Endüstri savaşlarının bilim üzerinde ticari kaygılarla baskılar oluşturabildiği ya da bilgi kirliliği oluşturarak sağlığa zararlı gıdaların tüketimini teşvik dahi edebildiğini ortaya koyuyor.
Buradan ekmek konusuna geçelim. Beslenme uzmanları ve tıp otoritelerinin tespitleri özet olarak şöyle; Türkiye bugün bildiğimiz somun ekmek ile 1950lerde tanıştı. Daha önce pide benzeri, yufka, tandır ekmeği gibi katkısız unda yapılan ekmekler tüketilirdi. Çevre ülkelerde de halen somun ekmeği tüketmeyen İran ve güneyimizdeki ülkeler var. Buğdayın verimini artırmak amacıyla genetiği ile oynanması ve genetiği değiştirilmiş buğdayda fazlagluten maddesi olması nedeniyle ortaya çıkan somun ekmeği beyaz, tadı güzel ama insan sağlığına zararlı özellikler taşıyor. İnsan da birçok hastalığın sebebi durumunda. Diyabet, Kalp ve Damar hastalıkları ve Obezite bu hastalıkların bazıları.
ŞEKER BİR ZEHİR Mİ? 
Şekerin tatlı bir zehir olduğunu, insanların sağlıklı tereyağı ve zeytinyağı yemedikleri için kilo aldıkları ifade ediliyor. Ve şekerin tüketildikçe yeniden yeme hissi oluşturduğu, bu yüzden düşük glisemik indeksi olan gıdalardan tüketilmesi ve karbonhidrat (sebzeler) alınması öneriliyor. Doğal beslenmiş hayvan ve bitkiler ile katkı maddesi olmayan yiyecekler öne çıkıyor. Gazlı ve kolalı içecekler ile çikolata, şeker çocuklarımız için doğrudan obezite nedeni. Obez nüfus oranı Türkiyede yüzde 19lar civarında. Trans yağlar ile hazırlanan Fast-food ürünler yine tehlike grubunda.
Bizlere tıp otoriteleri tarafından ifade edilen bu hayati konular ne ölçüde ülkemizin sağlık ve gıda güvenliği politikalarında yer alıyor? Gıda endüstrileri bu tıbbi gerçeklerden hareketle insan sağlığına uygun yeni üretim modellerini gündemlerine alabilecekler mi? 
Yoksa milyarlarca dolarla ifade edilen gıda endüstrisinin 'azami kar' hedefleri bizim ve gelecek nesillerimizin sağlığına tercih mi edilecek.
Toplum bu konuyu çok ciddi tartışmalı, nesillerimiz heba olmadan. 
Haftaya önerilerimizle konuya devam edeceğiz.

Diğer Yazılar
ÇÖZÜM EKONOMİNİN DIŞINDA MI ?

Bütçe harcama kalemleri içerisinde faiz giderleri ciddi ağırlığa sahipti. Hatta toplanan vergi gelirlerinin neredeyse tamamı faize gidiyor diye yapılan eleştiriler hala hafızamızda duruyor..

YAPAY ZEKADA BÜYÜK GELİŞMELER

Yapay zeka bir bilgisayarın ya da bilgisayar ile kontrolü sağlanan bir makinenin çeşitli aktiviteleri zeki canlılara benzeyen bir biçimde yerine getirebilme yeterliliği olarak tanımlanabilir..

YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ

Dünya'da dolaşan ve riski az olup en yüksek verimi alabileceği ülke arayışında olan küresel sermayenin miktarı trilyonlarca dolarla ifade ediliyor. Daha çok gelişmiş ülke ekonomilerine yönelen bu sermayeden gelişmekte..

KOBİ DESTEKLEME REJİMİMİZ

Kobi terimi ilk olarak seksenli yıllarda ülke gündemine rahmetli Özal ile girmişti. Küçük ve orta ölçekli işletmeler o günden itibaren tüm kalkınma programlarının..