Obezite vergisi tartışılmalı

04.10.2016 | EKOHABER



Geçen hafta tıp otoritelerinin diyabet (şeker hastalığı) konusundaki uyarılarından bahsetmiştik. İşlenmiş yada içeriğinde şeker bulunan gıdaların, genetiği ile oynanmış gıdaların, trans yağların, kimyasal katkı içeren yiyeceklerin ve kolalı içeceklerin doğal özelliklerini kaybetmeleri nedeniyle insan hücre yapısında tahribatlar yaptıklarının bilimsel olarak ispatlandığı net olarak belirtiliyor. Ve bu tarz gıdalarla beslenen insanların kalp, diyabet ve obezite başta olmak üzere birçok hastalıkla mücadele etmek zorunda kaldıkları belirtiliyor.
GIDA ENDÜSTRİSİ DÖNÜŞEBİLİR Mİ?
Bu noktadan itibaren tıbbi tartışmaları uzmanlığımızın dışında olması nedeniyle sona erdirirken, konunun gıda endüstrisinin insan sağlığını ele alan bir yapıya dönüşüp dönüşmeyeceği boyutunun tartışılmasını arzu ediyorum. Devasa sektörlerden bahsediyoruz. Ve içlerinde ciddi yabancı sermayeli şirketlerde var. Büyük boyutlarda istihdam, vergi ve yan sanayi artıları var. İhracat yapanlarda vardır muhtemelen. Türkiyenin yatırım ihtiyacının altının çizildiği bir ortamda çok muhtemeldir ki belki yüzlerce fabrikanın devre dışına alınmasını gerektirecek kararların alınması kolay gözükmüyor. Gıda endüstrisi işlenmiş, rafine edilmiş, katkı maddeleri ilave edilmiş ürünleri verimlilik ve karlılık amacıyla üretmektedir. Ve bu şirketlerin çoğu uluslararası ölçekte yapılanmış ve gittikleri ülkeler nezdinde ciddi siyasi baskı oluşturabilme yeteneklerini de her zaman korumuş gruplar. Bir tarafta ekonominin yatırım ve istihdam gibi vazgeçilmez ihtiyaçları varken diğer tarafta da sağlığımız adeta elimizden kayıp gitmektedir. İnsanların bu tarz gıdalarla beslenmelerinden dolayı sadece ABDnin yaptığı harcamaların toplamı 200 milyar doların üzerine çıkmış durumda. 
OBEZİTE ORANLARI KORKUTUYOR
ABD de 'Bağımsız Beslenmede Tarım ve Gıda Sistemleri Küresel Paneli' raporunda 2030 yılına kadar dünya nüfusunun 1/3ünün obez ya da aşırı kilolu olacağı açıklanmaktadır. İşlenmiş gıdalarla bağlantılı kalp ve diyabet hastalıklarının artık gelişmiş ülkeler yanında gelişmekte olan ülkelerinde ciddi sorunu haline geldiği belirtiliyor. Önümüzdeki 20 yılda da mevcut beslenme eğilimlerimizin değişmeyeceği öngörülüyor.
Dünyada gıda endüstrisindeki insan sağlığına aykırı yapılanmanın kısmen de olsa frenlenebilmesi için 'Obezite Vergileri' devreye alınıyor.
İşlenmiş gıdaların önemli bir bölümü temel gıda grubuna girmesi nedeniyle bu vergilemeden toplumun düşük gelir grupları etkilenebilmektedir. 
Bu nedenle düşük gelir gruplarını etkilemeyecek bir vergileme düzeninin etki analizi yaparak kurulması ve elde edilen vergi gelirleri ile de obezite ile mücadele programlarına fon oluşturulması önem taşımaktadır.
ÖTV VE KDVDE DÜZENLEME MÜMKÜN
Obezitenin hareketsizlik ve yanlış beslenme sonucu oluştuğunu biliyoruz. Bu noktada yerel yönetimlerin obezite ile mücadele planlarını merkezi hükümetle eşgüdüm halinde yapmaları ve hareketli hayatı teşvik etmeleri büyük önem arz ediyor.
Dünyada birçok ülke obezite vergilerini başarı ile uyguluyor. Danimarka, Macaristan, Finlandiya, Norveç ve Fransa özellikle doymuş yağ içeren yiyeceklere, çikolata, şekerleme, dondurma, şekerli içecekler, tuz ve kafein içeren işlenmiş gıdalara, gazlı içeceklere, rafine şeker ürünlerine ve tatlandırıcılı içeceklere çeşitli oranlarda obezite vergisi koydular. Belçika, İrlanda, Romanya ve Birleşik Krallıkta da hazırlıklar sürüyor. Japonya ise farklı bir metot izleyerek insanların bel ölçüleri sürekli izleyerek, ölçülerin aşılması durumunda ilgili şirket ve yerel yönetimlere müeyyide uygulamaktadır.
Türkiyede bu örneklerden hareketle bugüne kadar yürüttüğü obezite ile mücadele programlarını geliştirmeli ve etkili hale getirmelidir. Çok küçük yaştan çocuklarımızı tehlike grubundaki yiyeceklerden uzak durmaları konusunda çok yönlü eğitmeli ve denetlemeliyiz. Gıda Endüstrisindeki bu üretim modelini dönüştürmek belki ekonomik olarak mümkün gözükmüyor, ancak gelecek nesillerimizin sağlığı için hatalı beslenme şeklimizi doğru hale dönüştürebiliriz diye düşünüyorum.

Diğer Yazılar
ÇÖZÜM EKONOMİNİN DIŞINDA MI ?

Bütçe harcama kalemleri içerisinde faiz giderleri ciddi ağırlığa sahipti. Hatta toplanan vergi gelirlerinin neredeyse tamamı faize gidiyor diye yapılan eleştiriler hala hafızamızda duruyor..

YAPAY ZEKADA BÜYÜK GELİŞMELER

Yapay zeka bir bilgisayarın ya da bilgisayar ile kontrolü sağlanan bir makinenin çeşitli aktiviteleri zeki canlılara benzeyen bir biçimde yerine getirebilme yeterliliği olarak tanımlanabilir..

YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ

Dünya'da dolaşan ve riski az olup en yüksek verimi alabileceği ülke arayışında olan küresel sermayenin miktarı trilyonlarca dolarla ifade ediliyor. Daha çok gelişmiş ülke ekonomilerine yönelen bu sermayeden gelişmekte..

KOBİ DESTEKLEME REJİMİMİZ

Kobi terimi ilk olarak seksenli yıllarda ülke gündemine rahmetli Özal ile girmişti. Küçük ve orta ölçekli işletmeler o günden itibaren tüm kalkınma programlarının..