Tarım - Sanayi etkileşimi

17.05.2016 | EKOHABER



Geçen hafta ülkemizin bir tarım fotoğrafını çekmiş ve Türkiyenin önemli bir potansiyele sahip olduğu tarım alanında gelişen bazı teknolojik trendlere işaret etmiştik. Ve tarımsal sürdürülebilirliğin anahtarının toprağın korunması ve verimlilik şartlarının oluşturulması gereği üzerinde durmuştuk.
Yetmiş ve seksenli yıllarda yapılan ülke kalkınmasının Sanayi mi yoksa Tarım ile mi olacağı tartışmaları artık geride kalmış bulunuyor. Milli gelirimizin oluşumunda sanayinin, tarımın ve hizmet sektörünün belirli ağırlıklarda ve birlikte bulunmaları gerekiyor. Dolayısıyla sanayide yüksek katma değerli üretim yapısına ulaştıkça toplam gelir içerisinde tarımın payı göreceli olarak azaltılabilir. Veya tarımda büyük işletmeler ve teknoloji içeren makinalar, uydular, sensörler devreye alındıkça geçimini tarımdan sağlayan nüfus azalacaktır. Diğer yandan artan nüfusumuzun, turizmin ve bölgesel konumumuzun gerekli kıldığı tarımsal üretim büyüklüklerine de mutlaka ulaşmamız gerekiyor. İnsanların beslenme ihtiyacınıngüvenli bir şekilde sağlanması da ayrı bir başlık.
Toprak Sabit – Nüfus Artıyor
Bu noktada devreye sanayi-tarım etkileşimi giriyor. Kirletici sanayilerin tarım topraklarını kirletmeleri ve tarımsal alanların kent planlamalarında yerleşime açılmaları bu etkileşimin en yakıcı yanları. Şehirlerimizin nüfus projeksiyonları, bölgesel konumları, büyüme perspektifleri, üstlendikleri misyonlar ve yaşanabilirlik kriterleri dikkate alınarak bütünsel kent stratejilerinin belirlenmesi ve bu stratejilere başta devlet ve yerel yönetimler olmak üzere tüm halkımızın dikkatle uyum sağlaması tarım topraklarının kaybedilmesi ve kirletilmesi riskini en aza indirecektir. Bu yaklaşım şehirlerin tarım alanlarını yok etmeden de doğru sanayi hamleleri yapabileceğini göstermektedir. Bunun için atılacak ilk adım parsel bazlı imar uygulamalarının sadece kamu yararı bulunması şartına indirgenmesidir. Yani 'genel' uygulama değil 'istisna' uygulama haline getirilmesidir. Özellikle Bursamızda bu amacı gerçekleştirecek sanayi dönüşümü için bilgi birikimi ve arazi şartlarının mevcut olduğu inancındayım. Sanayiyi mutlak surette özelliği olan ve doğal yapı ile uyumlu halde sürdürebilmek kentlerimizin en önemli hedefleri olması gerekiyor. Yani hem sanayiyi hem de tarımı başarılı şekilde yürütebilmenin yolu sürdürülebilir tarım kriterlerine riayet etmekten geçiyor.
Tarımda Mikro Dönüşümler
Tabi bu noktada tarım politikalarımızda gerçekleştirilen önemli adımların sonuçlarını tarımsal verilerimizin olumlu yöndeki gelişmelerinden anlıyoruz. Tarımda büyük resim görülmüş ve ana çözümlemeler yapılmaya başlanmıştır. Sanayide olduğu gibi şimdi büyük resme uygun mikro değişimleringerçekleştirilme zamanı. Yani sıkıntı duyulan alanların mikro ekonomik müdahalelerle olumlu hale getirilmesi gerekiyor. Bu başlıklara genel olarak bakalım; Genç Nüfusun Tarıma İlgisi Artırılmalı: Türkiyede yaş ortalaması 28 iken tarımda çalışanlarda bu ortalama 54. Tarımsal kültür ve tecrübeler bir sonraki jenerasyona devredilebilmeli. Özellikle genç teknisyen ve ziraat mühendisi ihtiyacı sahada hissediliyor. Bakanlığın genç çiftçilere dönük teşvik paketi ve yeni personel alım kararları bu ihtiyacın karşılanacağını işaret ediyor. İşletme Büyüklükleri için Daha ileri Adımlara İhtiyaç Var: Tarımda verimlilik için ölçek ekonomisi şart. Hukuki altyapı ve finansmanın büyük işletme oluşumlarına yönelik geliştirilmesi gerekiyor. Su Yönetiminde Sorunlar Var: Türkiyede suyun %70i tarımsal amaçlar için tüketiliyor. Sektörlerin su talebi ve küresel iklim değişikliği bu alanın sıkı takibini gerektiriyor. Suyun dikkatli ve etkin kullanımı için yeni düzenlemeler şart.
Yanlış İlaçlama Her Açıdan Zararlı Sonuçlar Oluşturuyor: Aşırı kullanım kaynaklı çevresel ve doğal dengeyi bozucu etkilerin dikkatli izlenmesi gerekiyor. Sağlıklı gübreleme teknikleri uygulanmadan kullanılan kimyasal gübreler toprağı kirletiyor.
Tarımsal Makina Kullanımı Yeterli Değil: Makine kullanımının gerektirdiği yüksek maliyetler ucuz işçilik ile giderilmeye çalışılıyor, maliyetler düşmediği gibi kalite sorunları da aşılamıyor.
Erozyon, Girdi Maliyetleri Yüksekliği, Devlet desteklemelerinin nihai anlamda sürdürülebilir tarım politikalarına hizmet etmemesi ve şehirleşme nedeniyle yaşanan tarım alanlarının azalması gibi başlıklarında izlenmesi gerekiyor. 
Yukarıda belirttiğimiz başlıklar eminim konunun ilgililerinin de gündeminde olan konular. 
Çözüm kısa vadede olmayabilir. Ancak topyekûn Sanayi-Tarım etkileşimini doğru yönetebiliyor muyuz? 
Önemli olan bu.

Diğer Yazılar
ÇÖZÜM EKONOMİNİN DIŞINDA MI ?

Bütçe harcama kalemleri içerisinde faiz giderleri ciddi ağırlığa sahipti. Hatta toplanan vergi gelirlerinin neredeyse tamamı faize gidiyor diye yapılan eleştiriler hala hafızamızda duruyor..

YAPAY ZEKADA BÜYÜK GELİŞMELER

Yapay zeka bir bilgisayarın ya da bilgisayar ile kontrolü sağlanan bir makinenin çeşitli aktiviteleri zeki canlılara benzeyen bir biçimde yerine getirebilme yeterliliği olarak tanımlanabilir..

YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ

Dünya'da dolaşan ve riski az olup en yüksek verimi alabileceği ülke arayışında olan küresel sermayenin miktarı trilyonlarca dolarla ifade ediliyor. Daha çok gelişmiş ülke ekonomilerine yönelen bu sermayeden gelişmekte..

KOBİ DESTEKLEME REJİMİMİZ

Kobi terimi ilk olarak seksenli yıllarda ülke gündemine rahmetli Özal ile girmişti. Küçük ve orta ölçekli işletmeler o günden itibaren tüm kalkınma programlarının..