Tarım toprakları sanayi toplumuna emanet

10.05.2016 |



Türkiye dünyanın sayılı tarım potansiyeline sahip ülkelerinden biri. 62 milyar USDlık tarımsal GSMH ile Avrupada 1. , dünyada ise 7. sırada yer alıyoruz. Ülkemizin bu tarımsal büyüklüğünün 2/3ü bitkisel, 1/3ü ise hayvansal üretime dayalı olarak oluşuyor. Tarımsal üretim yaklaşık 24 milyon hektar alanda yapılırken, sahanın yüzde 60ı tahıl, yüzde 20si sebze-meyve kalanı ise yem bitkileri ve yağlı tohum üretiminde kullanılıyor.
Türkiye bu potansiyeli ile 77 milyona yakın nüfusunun gıda ihtiyacını karşılarken halen 197 ülkeye, bin 660 çeşit bitkisel ürün ihraç ediyor. Ağırladığımız turistlerin gıda ihtiyaçlarının karşılanması da ayrı. Tarım ürünlerine dayalı ihracatın tutarı da 19 milyar dolara ulaşmış durumda. Ayrıca tarımda kişi başına gelir bin dolardan 3 bin 500 dolar seviyesine gelirken, tarımsal büyüme ise ülkenin genel ekonomik büyümesinin önünde gitmeye devam ediyor. 
SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIMA MECBURUZ
Tarımın üretim kaynakları başta toprak olmak üzere su, güneş enerjisi, gen kaynakları, sermaye ve üreticiden oluşuyor. Tarım topraklarının sürdürülebilirliği bu toprakların canlılığının, verimliliğinin korunması ve geliştirilmesi anlamını taşıyor. Sürdürülebilir tarım için doğal kaynakların korunması zorunluluğu, ekonomi-toprak-insan-besin denkleminin de bilimsel sonucunu doğuruyor.
Sürdürülebilir tarımın esasını bir taraftan organik tarım teknikleri, diğer taraftan ise yenilikçi tarım uygulamaları oluşturuyor. Temelde sürdürülebilir tarım doğa ile barışık tarım tekniklerinin toprağa uygulanarak, topraktan alınan verimin artırılmasını sağlama anlamı taşıyor. Ve devamında tarım odaklı üretim anlayışının sanayi odaklı üretim ile entegre olması sürecine dönük bir kavram sürdürülebilirlik. Tarım topraklarını koruyacak önlemlerin alınması ise endüstriyel tarım sürecinin bir halkası olan sanayi toplumuna düşüyor.
Türkiye 2023 yılında 150 milyar dolarlık tarımsal üretim büyüklüğüne ulaşmayı hedefliyor. Diğer taraftan uzmanlar dünya nüfusunun 2050 yılında 9,2 milyara ulaşacağını, bu nüfusun beslenmesi için bugünün üretim rakamlarının et ve sütte 2 kat, tahılda 1,5 kat artışı zorunlu hale getireceği görüşünde birleşiyorlar.
Hal böyle iken dünyada ve Türkiyede tarımın her alanında verimlilik, iyi tarım uygulamaları, ileri teknoloji kullanımı, doğru destekleme rejimi ile ölçek ekonomisinin bir bütünlük içerisinde doğru şekilde uygulanabilmesi büyük önem arz ediyor. İnsana en fazla dokunulan bir alan olması nedeniyle gıda zincirinin her aşamasında politika yapıcılar açısından zor süreçler bu alanda sürekli gündemdedir. Buna rağmen öncelikle tarımsal ekonominin birçok faktörden olumlu etkilenerek büyüme sürecinde bulunması şu anda avantaj olup, bu durumun orta ve uzun vadelerde de sürdürülebilir halde bulundurulması özel çalışmalar gerektiriyor.
DİJİTAL TARIM GÜNDEMDE
Örneğin dijital teknolojiyi kullanarak tarımsal verilerin toplanması, işlenmesi ve yorumlanmasının çok büyük verimlilik artışlarını gündeme getirebileceğini belirtmeliyiz. İnsanların üreteceği sezonluk verilerin, teknoloji ile elde edilen anlık veriler ile bir araya getirilip geleceğe dönük öngörüler oluşturmak çok büyük avantajları beraberinde getirebilmektedir. Yeni nesil uydular, sensörler ve robotlar yardımı ile toplanan çok özel bilgiler zirai mücadelede, iklim değişikliklerini izlemede, hasat haritalarının oluşumunda çok değerli bilgiler oluşturabilmekteler. Çiftçi internet portalları, bitki gelişiminin sensörlerle izlenmesi, bağlantılı sürü yönetim sistemi ile hayvanların tüm gelişim süreçlerinde binlerce veri alınması ve analizi, tablet bilgisayarlarla çiftlik yönetimi, tarımda nesnelerin interneti, tarım makinalarının birbiri ile iletişimi, bulut iletişim ile akıllı tarım bu alanda uzmanlarca belirtilen belli başlı konular. Anlaşılan o ki veri analizi artık tarımda da verimliliğin anahtarı konumuna geliyor. Tarım ve sanayi entegrasyonunda öne çıkan en önemli kavramların sözleşmeli tarım ve kooperatifleşme olduğunun da ayrıca altını çizmek gerekiyor. Görüldüğü üzere tarım, çok farklı boyutları olan ve iklim şartlarına büyük ölçüde bağımlılığı ile yüksek risk taşıyan ve de halen nüfusunun yüzde 20si civarında insanımızın doğrudan ekmek kapısı olan bir sektör.
TARIM ŞİRKETLERİNİ MERKEZE ALAN MODEL
Dünyayı doyurma iddiasında olan bu sektörün başarısı, toprağa saygıyı, önemini bilmeyi ve de korumayı gerektiriyor. Ölçek ekonomisi, nitelikli uzman istihdamı, ileri teknoloji kullanımı, piyasaların izlenmesi, maliyet analizleri ve iyi tarım uygulamaları gibi zor konular bu alanda uzmanlaşmış kurumsal ticari ve sınai yapılara ihtiyaç olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Sınırlı tarım arazilerimizin toplulaştırılması, korunması ve azami verimle işlenmeleri, güçlü tarım şirketleri ve onlarla sözleşmeli çalışan, tarımsal ve ekoloji eğitimi almış çiftçilerle mümkün olabilecektir. Bu yapıların hedefli desteklemeler ve akılcı finansal modellerle koordine edilmeleri durumunda tarım sektörünün profesyonellik gerektiren birçok konu başlığına da çözüm oluşturmuş olunacaktır.
Tarım şirketleri modelini gerçek manada çalışmalı ve çiftçimizin toprağı ve bilgisi ile sistemin her aşamasında yer alacağı ayrıca da sosyal güvenlik ve vergileme rejimlerinin de yeniden ele alınacağı bir yapı, inanıyorum ki tüm tarafların mutlu olacağı sonuçlar doğuracak ve Türkiyenin 150 milyar dolarlık hedeflerinin kilitlerini çözmeye yetecektir.
Son Söz: Sürdürülebilir tarım profesyonellik gerektirir.

Diğer Yazılar
ÇÖZÜM EKONOMİNİN DIŞINDA MI ?

Bütçe harcama kalemleri içerisinde faiz giderleri ciddi ağırlığa sahipti. Hatta toplanan vergi gelirlerinin neredeyse tamamı faize gidiyor diye yapılan eleştiriler hala hafızamızda duruyor..

YAPAY ZEKADA BÜYÜK GELİŞMELER

Yapay zeka bir bilgisayarın ya da bilgisayar ile kontrolü sağlanan bir makinenin çeşitli aktiviteleri zeki canlılara benzeyen bir biçimde yerine getirebilme yeterliliği olarak tanımlanabilir..

YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ

Dünya'da dolaşan ve riski az olup en yüksek verimi alabileceği ülke arayışında olan küresel sermayenin miktarı trilyonlarca dolarla ifade ediliyor. Daha çok gelişmiş ülke ekonomilerine yönelen bu sermayeden gelişmekte..

KOBİ DESTEKLEME REJİMİMİZ

Kobi terimi ilk olarak seksenli yıllarda ülke gündemine rahmetli Özal ile girmişti. Küçük ve orta ölçekli işletmeler o günden itibaren tüm kalkınma programlarının..