Son üç haftadır yazılarımızda Küresel ekonomi ve ona bağlı olarak Türkiye ekonomisinde 2018 yılına girerken mevcut durum ile ilgili tespitlere yer vermeye çalıştık. Ülke ekonomisinde temel bazı başlıklarda olumlu gelişmelerin yaşandığı ancak bazı zor başlıklar ile de Türkiye'nin mücadele etmek zorunda olduğunu ifade etmiştik. İşsizlik, enflasyon ve cari açık başlıklarında topladığımız sorunlu alanlardan ülkemizin hangi yöntemlerle çıkış yapabileceği konusunda da birçok platformda geniş tartışmalar devam ediyor. Tabi bu sorunların çözümlerinden öte ülkemizin başarmak zorunda olduğu büyüme ve gelir hedefleri de söz konusu. Tüm bu başlıkların çözümü yönünde toplumda oluşan beklenti, siyasal heyetlerce popülist yöntemlerle çözülmeye çalışılabilir. Bunun nedeni acil talepler, politika üretememe ya da kendisinde güçlü siyasi iradeyi görememe gibi durumlar olabilir. Temel sorunların çözümünde diğer yol zor ancak kesin çözüme götüren yoldur. Adı 'Yapısal Reform' yapmaktır. Ancak güçlü iktidarların başarabileceği bir konudur. Türkiye'nin temel sorunlarının çözümünün gecikmesinde 'yapısal reform'ların yan etkileri olacağı korkusudur. Yani yanlış giden bir çok uygulamanın doğru yere oturtulması işidir yapısal reformlar. Toplum olarak daha çok çalışmayı, üretmeyi, tasarruf etmeyi yatırım yapmayı ve şeffaf olmayı gerektirir. Yapısal reformlarını yapmış ülkelerde kolay para kazanma alanları yok mertebesindedir. Kurumsal yapılar kapsayıcı ve şeffaf çalışırlar. Periyodik olarak kamuya hesap verirler.
NEDEN YAPISAL REFORMBu tespitlerden hareketle ülkemizde 'Yapısal Reform' taleplerinin neden oluştuğunu maddeler halinde belirleyebiliriz. Sürdürülebilir, yüksek oranlı ve kapsayıcı bir büyüme elde edebilmek için yapısal reformlara ihtiyaç vardır. Ekonomide rekabetçi bir yapıya ulaşabilmek ve dış kaynaklı ekonomik dalgalanmalarda ülkemizin daha korunaklı olabilmesi için , Yüksek katma değerli bir sanayi yapısına ulaşabilmemiz için, Enerji, ara malı ve finans başlıklarında dışa bağımlılığı azaltmak için, Yüksek gelirli ülkeler arasına girebilmek için. Yukarıdaki hedeflere ulaşmak için son dönemde ülkemizde büyük atılımlar yapıldığını biliyoruz. Ülkemizde girişimcilik kültürünün 137 ülke arasında 37. sıraya yükseldiğini ve lojistikte dünyada 34. sıraya yükselirken özellikle liman, havaalanı, hızlı tren, bölünmüş yol ağı, otoyollar ve köprüler gibi altyapı projeleri ülkemizi bölgesel lojistik üs haline getirmiş bulunmaktadır. 4 saatlik uçuş mesafesinde 1,6 milyar nüfus, 24 trilyon $'lık GSMHbulunduran ülkelerin varlığı Türkiye için büyük bir coğrafi avantajdır. Ayrıca ülkemizin çok önemli bir enerji koridoru üzerinde yer alması ve genç nüfusa sahip olması gelecek açısından bir başka olumlu pozisyondur. Çin'in başlattığı yeni İpek Yolu projesinde Türkiye kritik bir noktadadır. Ayrıca küresel ekonomide ağırlık merkezi gelişmekte olan ülkelere doğru kaymaktadır.
Yukarıdaki tespitler ülkemizin yapısal reform yapma nedenlerinin yanında adeta destekleyici altyapı çalışmaları ve diğer tamamlayıcı etkenler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Toplumunu ikna etmiş, altyapısını hazırlamış ve kurumsal yapısını dönüştürmeye karar vermiş bir Türkiye'nin yapısal reform başlıkları ne olacak diye baktığımızda herkesin artık adeta ezberlediği cümleler gündeme kendiliğinden gelmektedir. Eğitim ve Beşeri Sermaye Reformu Yatırım Ortamı ve Rekabetçilik Ar-Ge ve Yenilikçilik İşgücü Piyasası Yargı Reformu Kamu Yönetimi Reformu Kamu Maliyesi ve Vergi Reformu Sermaye Piyasaları Reformu Bu reform başlıklarında ülkemizde birçok çalışma yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. Ancak reformların bir bütün olarak devlet ve vatandaş tarafından sahiplenilmesi gerekiyor. Bazı reform başlıkları çeşitli tepkiler oluşturabilir. Ancak toplum için gerekli ise mutlaka hayata geçirilmelidir. Eğitim, rekabetçi ekonomi, kamu yönetimi ve mali reformlar ile yargı reformu toplumun ve tüm siyasi kesimlerin programlarında olan başlıklardır. Toplum olarak önümüzdeki tüm seçimlerin gündeminin 'yapısal reformlar' olması için kamuoyu oluşturmalıyız. Temel sorunlarımızın çözümü için gündem bu olmalıdır. Aksi durum cari açık, enflasyon, işsizlik üçgenine mahkum olunacağı anlamına gelir ki bu milletten kimsenin bunu istemeye hakkı yoktur.
Bütçe harcama kalemleri içerisinde faiz giderleri ciddi ağırlığa sahipti. Hatta toplanan vergi gelirlerinin neredeyse tamamı faize gidiyor diye yapılan eleştiriler hala hafızamızda duruyor..
Yapay zeka bir bilgisayarın ya da bilgisayar ile kontrolü sağlanan bir makinenin çeşitli aktiviteleri zeki canlılara benzeyen bir biçimde yerine getirebilme yeterliliği olarak tanımlanabilir..
Dünya'da dolaşan ve riski az olup en yüksek verimi alabileceği ülke arayışında olan küresel sermayenin miktarı trilyonlarca dolarla ifade ediliyor. Daha çok gelişmiş ülke ekonomilerine yönelen bu sermayeden gelişmekte..
Kobi terimi ilk olarak seksenli yıllarda ülke gündemine rahmetli Özal ile girmişti. Küçük ve orta ölçekli işletmeler o günden itibaren tüm kalkınma programlarının..